kulağına ezanı okumakta cami hocası olarak bana nasipmiş.ilk fırsatta kulağına 2 3 bişey fısıldayım da adam olsun,namazında abdestinde olsun.kimseye koymasın,vurmasın...
kirvem ha gayret az kaldı.her şey ha bitti ha bitecek.sen uyumamaya,uykusuz alkolik harekete devam et.vazgeçme sipesifik siksinatik ideolojinden.elbet inandıkların sana kümülatif olarak geri dönecektir.ve o hazza ereceksindir.
biz sana küfredenler olarak arkandayız...
süper bozdum demin kendisini. arama yapmadan başlık açmış, hiç acımadım. "ağlıyorum ve semizotu yiyorum şu anda biliyor musun" diye mesaj gönderdi özelden, dedim müstehak olum sana.
silikofosfatı bilmeyen, bilmediği gibi bilenlere de bilmeyen muamelesi yapan yazardır. hatta silikat ve fosfat bileşiklerini birleştiren bir terim olduğundandan da habersizdir. hemen derse geçelim:
fosforik ve silisik asitler sodyumtuzu bazlı bileşiklerdir. bunlar öyle süper etkilidirler ki, su şebekelerindeki kireçlenmeyi önlerler, boruları korozyona karşı korurlar. yani siliko-fosfat, çeperde bir film oluşumu sağlayarak önemli bir misyonu üstlenir, boru değildir.
yazarın kafaya taktığı asıl konu, sanayi cürufu olmuştur. "fosforlu pik"in ne olduğu konusunda tereddüte düşmüştür. fosforlu cevriye yok mu kardeşim, farzet ki öyle bir şey olsun. olmadı mı, fosfopotasmagnekalsiyum gibin gibi düşün yani. öyle şey etme işte.
doğumgünü insanı.
kutlu olsun kardeşime on bin sefer. yakınlarda olaydı sıkı bi sofra kurardım, artık uzaktan tokuşturacaz bu gece.
hic kimse tarafindan dogum gununuzun hatirlanmamasi onun için mümkün olan bişey değil.
mahlasını ne zaman görsem kusura kalmasın ama "abidik gubidik" şeysi gelir aklıma. tanışmak nasip olmadı, pek lakin yeni yaşını da kutlamak için izin alacak değiliz. nice mutlu yaşlara, abidik gubidik neşelere.
gudik mudik ama kaliteli yazar. bilmediklerini öğrenmeye çalışıyor, bilmeyenlerin öğrenmesini sağlıyor yazdıklarıyla. iyi ki doğmuş. her yaşın güzelliğini yaşasın doya doya...yoshida'ma da dedim, "bu bizim çetrefil gudbin iyi arkadaş, hoş arkadaş. gel doğum gününe ortak bi şey alıp yollayalım dedim." adam pinti çıktı kardeşim. "öyle olmaz uzaktan tokuşturmak" dedim. "atlayalım uçağa gidelim yanına" dedim. yok efendim neymiş? "17 haziran 2011 galatasaray cc fenerbahce u maci"na bileti yanarmış. "la yürü git!" dedim. "biz burkina faso'ya uçuşu iptal ettik. "git işine ya!" dedi.
cetre begüm ben, bu beyden rica ettim, sizin hesaptan verebi.. ay yazabilir miyim ben cetre'ye dedim, tabii canım dedi. kucağına da oturdum, böyle yazılıyomuş galiba en güzel, yazıyorum. ben sizinle çok tanışmak istiyorum. face'ten de baktım zaten çok tatlı çıkmışsın. göbek adım da melis bu arada bilmiyorum söyledim mi. cetre bana bebeğim der misiiiiiiiiiin
"o dehşet verici,akıl almaz,o korkunç şey tanrı diye nitelendirilebilir,ama isim anlamayı kolaylaştırmaz,açıklanabilirlik ve katlanabilirliğe katkıda bulunmaz.gerçekle yüz yüze gelmeler her zaman bir anda olup biter."
böyle buyurmuş bizim komutan kirvem.ondan koy götüne rahvan gitsin...
bende bilemedim kirve.artık niye böyle bi bok yediysem...
iyi hatırlarım liseli aylin'i ilk izlediğimde iliklerime kadar titrediğimi.işte o vakit anladım;sinemanın,videonun bireysel seyirci üzerinde etkisinin ne denli yoğun ve parazit gibi yayılmacı olduğunu.evlerden sokaklara,sokaklardan mahallelere,mahallelerden ilçelere.... gibi uzayıp giden bi zincir mekanizmasına sahipti olduğunu...
aylin ile anladım ben;godard'ın 68 öğrenci hareketine etkisini.benny's video'nun masum ama hırçın çocuğunu,ken loach'un devrim içinde devrimi eleştirisini...
öyle işte kirvem.aynen öyle.o değil ben sana şey diyecektim;o gün otobüste ne kustum ama.yeminlen kendim bile inanamadım o denli kusacağıma.çok sağlam bir bünyem varmış ki etkiye tepki verebilmiş.helal olsun bana....tebrik edin beni arkadaşlar.
ulan o ne tatlı cetregubdin demekti?! ahaha. gerçi bunda vodka'nın da etkisi olabilir ama bu ne tatlılık, bu ne sevimlilik? neyse, adamın mahlas altında yazılanlara bak amına koyim. o da benim ziyaretime gelip çimçik atsa gıkımız çıkmayacak. bir de "çimçik atma" olayını da, atanını da hiç sevmem. bunların neslinin tükenmesi iyi oldu.
kirve biz eric cartman ve yandaşları olarak ağzıyla sıçanlardanız.ulan ne bölümdü...bak şimdi aklıma geldi kıh kıh gülüyorum.
amk o güne değil eric cartman'a gülüyorum.
*
not : yazdıgı entrylerin silinmesi sonucunda sözlükten ayrılan üye. guzin abla silmiş entrylerimi. hacı ben cekemem böyle entrylerim silinsin falan. tamam (kişisel olarak forum tarzı olarak nitelendirilseler de ) forum tarzı da olsa entrylerim silinsin istemem. amk zaman ayırıp yazıyoruz buraya biz.
sözlükten ayrılma kararı alan ve ayrılma sebebi olarak da görevini yapan bir moderasyon üyesini suçlayan yazar.
hiçbir şekilde tanımadığım ama gördüğüm kadarıyla geyik yapmasını seven ve bunu bilakis başlıklar altında cevap nitelikli yazmasını da seven bir yazar.
çok düz örneklersek*,
başlık: hayatıtükileske
entry 1: naber güzin?
entry2: iyidir güzin.
şeklinde başaran bir yazar. kendisinin alt alta konuşmalıymışcasına benzer gördüğüm 2 entrysini sildim, ayrılma kararını görünce sözlükte daha çok ses getiren bir yer edinmeye çalıştığını veyahut bahane aradığını düşündüm. üzüldüm. 2 entry diye "ay çekemem ayol" tadındaki hacılı hocalı terkedişine üzüldüm.
hele ki "kişisel olarak forum tarzı olarak nitelendirilseler de" lafına ayrı bir üzüldüm. adama demezler mi, "yahu sen ne tanıyorum da neyini kişiselleştireyim?" hayır bi de 2 entry. dahası da olsa dahasını da silerdim.
kendisine çöp kutusunda yeterli açıklama olmasına rağmen hesap sorarmışcasına attığı mesajda da üzülerek bildirdim, konuşmalar için elimizde avucumuzda nacizane bir shoutbox barındırdığımızı.
2 entry için kendisine yazık etti. ama çekemiyormuş, nerden bilelim. kader. tüh tüh tüh.
"ay çekemem ayol tadında" yazdığı iddia edilemeyecek kadar delikanlı efendi saygın bir kimsedir. bir insanın yazdığına yorum yapmak, kızmak gücenmek uyarmak, bunlar ayrı bir şeydir, kendisine sırf yaralama zarar verme amaçlı "ayol"lu yaklaşmak başka bir şey. sözlüğe uymuyorsa, konsepte aykırı işleri varsa gereğini yaparsın, ki yapmışsın, söylersin, ki söylemişsin. uğraşamam diyorsan da uğraşmazsın. adam zaten ben gittim demiş.
bu işin tadı kaçmaya başladı. tarzımızı yerimizi bileceksek bilelim. saygısızlığa gerek yok.
sanıyorum bir süre ya da sınırsız yazmamaya karar vermiş.
şimdi bu hususta en kısa zamanda gerekli gördüğüm şeyleri gerektiği kadar bilgilenince yazacağım ama ilk anlık önerim anlık kararların ve yanlış anlaşılmaların bu tür kararlarda çok etkili olmaması gerektiği. rahatsızlığı, sıkıntısı varsa dile getirebilir, bizler de bunları çözmeye çalışırız. sonuçta birçok insanın bulunduğu bir platformda elbette zaman zaman birileri, birisi memnuniyetsiz olabilir, başkalarıyla sorunlar yaşayabilir.
sıkıntılarını, dertlerini, yeri gelir memnuniyetlerini ara ara paylaşırsa durum çok daha sağlıklı olur, süreç sağlıklı işler. haklı haksız aramadan, henüz bilgisizce kendisine bunları söyleyebilirim.
kirvedir kendisi. (tanım için geçerli bir cümle sanırsam.)
lan kirve önceden bu vakitlerde içer içer bişeyler karalardın.bilmem farkında mıydın o yazıların harbi çok kaliteli ve eğlenceli olurdu.tematikten yerle bir olmuşken sol taraf senden gelecek olan otantik başlıklar hem sözlüğü hem de biz takipcilerini birazcık olsun ayaklandıracaktır.yaz artık arkadaş.tematik olsa bile yaz.bişeyler yaz,yaz ne yazarsan yaz.
-kendisi ile küba'dan umre turları düzenleyeceğiz daha.
fidel'in "yetiş yaa tabut neredesin" haykırışını duyar gibiyim.o ibneye söyle hazır olda beklesin beni.
kirvem piramitlerin en tepesine türk bayrağını dikip araplara hazır ol da istiklal marşını okutup geliyorum yanınıza.bu meteliksiz bir şekilde imkansız gibi görünsede elimden geleni ardıma koymayacağım.son 10 cünem kaldı.onuda dün tahrir meydanında hayvan gibi böğüren bir züppeye verdim.lakin yinede susturamadım ibneyi...
neyse velhasıl kelam istanbul'a geldiğinde beklerim evime.ev arkadaşlarım sana küçük süprizler hazırladı.söylediklerine göre eline vereceklermiş.
bu adamı görünce aklıma denizli'den çok bulutlu bi şey geliyor. kafa böyle bi dünya...
askerdeyken daha çok görüşüyorduk nerdeyse. eve dönünce iş adamı mı oldu ne oldu, evlendirdiler mi, kayıp oldu.
sakal geliyo bak haftaya, atla sen de, capon'u da alırız kahire'den, teravihe götürücem hepinizi.