tahmin ettiğim kişi çıkmıştır, yarın direk müneccim seçme yerleştirme sınavına katılıyorum. loto da oyniim lan bi tane. tüp alıcam bi de asıl onu unutmayayım. berbere de gitmek lazım bi ara. elektrik faturası var... hayat zor ha. valla.
her zaman tahminlerimin ötesindeki kişi olmustur. tahmin ,tanım,olasılık,permütasyon ,kombinasyon yetmez.
düşün ki bi kayıktasın sevgili teleskop.küp küp dogranmıs domatesler,kürekler suya cup cup vurmakta. bi sigara sarmısım . insanlık ve samimiyet üzerine türlü geyikler cevirmekteyim. işte tam o sırada çift as gelmiş elime. samimiyet desen arka bahcemde oynayan bi cocuk gibi.
bir tane sarkı yetmedi ancak bana bugün.bir paket sigara da yetmedi. bu gece yeter mi bilmiorum. sanırım bu gece de yetmeyecek.bu ömür hiç yetmez. zorlamanın anlamı yok. eksik kalacak hep bi şeyler.
bu arada samimiyeti kovdum arka bahcemden. çok gürültü yapıyordu. uyutmadı bi türlü bu gece beni. ne zaman eve gelse elleri camurlu üstü bası pis bi halde geliodu bir de. e onunla mı ugraşacam ben ? ugrasmam. siktirsin gitsin nereye gidiosa. uzak dursun bana.
bi deste oyun kagıdı alıcam yarın kendime. ama hepsi de as olmalı kagıtların. ancak bu sefer de çift as'ın bi degeri kalmayacak sanırım. neyse. önemli değil. çift as gelsin yeter ki. tüm riskleri alayım kaybedecegimi bile bile.
yıl olmuş 2011, hala internete ulaşamayan evler varmış. bunlardan birinde de bir uzay teleskobu yaşarmış. uzay teleskobu dediğin yaşar mı? ben de yaşadığımı sanmıyorum zaten. zaman diye bir şey var ama. bak en başta dedim, yıl olmuş 2011 diye.
bizim öyle samimiyeti koyacağımız arka bahçemiz bile yok. (çoğul konuşunca anca çoğul oluyoruz.)
bütün asları da attım çöpe. ingiltere kraliyet ailesi gibiydiler. çiftmiş. destede tek bıraktım yeminle. çoğul da konuşamaz o, dili dönmez.
yeşil göz dediğin ne zaten; güneşte mor, yağmurda lacivert.
yeşil mercek.
yeşil mercimek.
zirvenin içindeki zirvede bulunan bir insan.zirvenin içindeki zirve, zirvede sigara molası veren tayfanın bir sigaralık zirvesidir sayın trt izleyenler.baya bilgi sahibiydi kendisi.bi ara daha geniş geyik karadeliklerine çekiliriz diye ümit etmekteyim.
"hey yabancı biz dostuz" diye bi selamlayalım ve hoş gelişini gülümseten entryleriyle kat be katladığını da belirtelim. zaman zaman bilinmeyen cisimlerle ilgili kendisinden bilgi alacağımızı umduğumu da ekleyelim.
radyo uykusuz'da coşuyor, coşturuyor. bakmayın coşmakla girdiğime, göbek atmıyoruz ama kulağımızın pası gitti. arada konusup geceye renk katsa da fena olmaz hani.
komik ve akıcı yazar. (buradaki 'yazar' yazı yazma anlamına. sıfat falan değil. aman diyim)
yoshida'nın bitmeyen övgüleri dışında kendisini yenice okumaya başlamış biri olarak yegane gözlemim budur. bende isterdim yeni gelen çömezlere bi kettle var uff şöyle, aman kettle böyledir çocuklar falan demeyi. zamanla artık.
kendisini seri eksiliyorum.
bakalım bu olay ne gibi sonucları doğuracak.
ama çok pis eksilerim. gerçi kendisi benim bu yazdıgım entrye de artı verecek ama olsun !
cok pis eksilerim demiş miydim !
kaybolurken kaybediyorum, kaybederken kayboluyorum... kayıp teleskop kettle. karadeliklerde kara kara gezinmeye başlıyorum sonra. bazen kaynayan su buğu yapıyor göz civarımda; kaybolmuşum, kaybetmişim, karadeliğin ortasındayım, kimsenin gözlerine hitap edemiyorum. profesyonel sesler şarkılar mırıldanıyor kulaklarıma. eşlik ediyorum bazen ama bakıyorum ki ne onlar bana söylüyor şarkılarını ne de ben onlara söylüyorum. üzerine yankıyan sesim beni rahatsız ediyor, susuyorum. susa susa sesimi unutuyorum. sesim mi kayboluyor, sesimi mi kaybediyorum ben bile anlamıyorum. telefondaki ses kızıyor bazen, "azıcık sesli konuş". gülümsüyorum hep. gülümsediğim duyulmuyor. karanlıktayım ya, görülmüyor da. kettle bozuldu bu aralarda. su kaynatmıyor, buğular oluşturmuyor. varsa yoksa teleskop, her şey detaylıca gözümün önünde. detaylarda da kayboluyorum, nerede olduğumu kaybedinceye kadar. güneş açıyor bazen, teleskop da küsüyor. uzay desen, ne ucu belli ne bucağı. kayboluyorum her halükarda.
gelmiştim, bi kayıplara karıştım. gidiyorum şimdi, yine kayıplara karışmış olacağım.
neyse.
taze sıkılmış portakal suyu koydum buraya, gelsin yoshida içsin.